Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nitekim bu kadınlardan, "Gördesli Makbule Hanım 1921'de evlendikten hemen sonra kocasıyla birlikte bir çete örgütlemişti. Bu çete, birkaç ay boyunca düşmanı hayli hırpalamıştı. Bu mücadelenin neticesinde de Gördesli Makbule Hanım savaş alanında şehit düşmüştü.⁸²² Yine, Tayyar Rahmiye Hanım Güney cephesinde 9. Tümene bağlı bir gönüllüler
Sayfa 336 - Genç BirikimKitabı okudu
Reklam
Hz.Ömer
Aralarında yaşayabileceğin samimi arkadaşlar edin. Çünkü onlar iyi günlerde gönül şenliği, kötü günlerinde de yardımcıdırlar.
Sayfa 28
Yaratıcı olan Allah'in dini, ilk aşamada, şahsen manevi temizliğe erişmeyi talep ediyordu; fakat bu kisisel temizlenme tam bir sosyal davranış tarzını kapsıyordu: zayıfa karşı cömert olacak ve kuvvetliyi hareketlerinde dizginleyecek bir davranış tarzı. Dahası, kişinin manevî hayatının, kendi fikirlerinden çok çevresinin ona yönelik beklentilerinin fonksiyonu olduğu kabul edilmişti. Yalnızca fert değil, toplum da ıslah edilmeliydi. Kur'ân, yeni dinin herkes için olduğunu; sadece fazilet kahramanları için olmadığını; kendisi için istediğini başkası için de isteyenleri överek açıklar. Yeni hayat, geniş dairede, bütün bir toplum tarafından yaşanmalıydı. Bu, insanı iyi olmayı tasvipten öte birseye çağırıyordu; âşikârdı ki, müslümanlar prensipler üzerine kurulmuş bir toplumdaki uygunsuz sapkınlar olmaya razı olamazlardı.
“Bir tür ütopya sayılabilecek olan Yeni Turan (1912) Adıvar'ın yurt sorunlarına ağırlık verdiği ilk romanıdır. Ateşten Gömlek (1922) ve Vurun Kahpeye'de de (1923) Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'da tanık olduğu kahramanlıkları, direnişleri, ihanetleri anlatır. Bununla birlikte, bireysel bir aşk sorununun aşıldığı bu romanlarda da yüceltilmiş kadın kahraman yerini korur. Ancak bu kez, yine olağan dışı bu kadın, öncekiler gibi bireysel sorunlarla sarsılan bir aydın ya da bir sanatçı olarak değil, ulusal dava peşinde erdemlerini kanıtlayan, ya da düşmana karşı savaşan bir yurtsever olarak çıkar karşımıza. Adıvar'ın ilk yapıtlarında Türk okuruna sunduğu bir yenilik, yarattığı bu kadın imgesidir. Bu imge toplumda birbirine karşıt olarak algılanan bazı değerleri uzlaştırdığı için önemliydi. İslam-Osmanlı geleneklerine göre ev kadını olarak yetiştirilmiş, kapalı, basit ve cahil kadın, aydın kesimin gözünde geri kalmış bir uygarlığın simgesi gibiydi. Beri yandan, Batılılaşmış «asrî» kadın da köklerinden kopmuş, değerlerini şaşırmış, serbest davranışları kuşku uyandıran bir kadındı. Adıvar'ın kahramanları işte bu çelişkiyi kendilerinde uzlaştırmakla bir özleme cevap veriyorlardı. Çünkü bunlar hem Batılılaşmış hem de ulusal değerlerine bağlı kalmış, hem okumuş ve serbest hem de namus konusunda çok titiz, ahlakı sağlam kadınlardı. Gerektiğinde bir erkek gibi spor yapan, ata binen bu kadınlar dişiliklerini de korumayı başarmışlardı üstelik.”
Türk Destanının Tasnifi
– I – Millî destanlar, tarihi vak’aları tasvirden ziyade milletin yüksek millî duygularını in’ikâs ettiren, tamamıyla ve yahut az çok tarihe müstenit bir ideal âlemi gösteren halk edebiyatı eserlerinden ibarettir. Millî destanlar (épopée) meselesini ciddi surette tetkik edenler Fransız (Roland), Alman (Nibelungen Lied), Rus ve Hintlilerin
Reklam
1- Mektuplar 2- Rind ü Zâhid 3- Hüsn ü'Aşk
1- Mektuplar: Fuzûlî'nin günümüze kadar ulaşan ve yayımlanan toplam beş mektubu vardır. Bu mektuplar; Nişancı Celâlzâde Mustafa Çelebi, Musul Mirlivâsı Ahmed Bey, Bağdat Valisi Ayas Paşa, Kadı Alâeddin ve Kanûnî Sultan Süleyman'ın şehzadelerinden Bâyezid'e gönderilmiştir. Bunlardan en meşhuru Nişancı Celâlzâde Mustafa Çelebi'ye gönderilen ve “Şikâyetnâme” adıyla meşhur olan mektuptur. 2- Rind ü Zâhid: İran'da ve Türkiye'de çok kere baskısı yapılmış, mensur bir eserdir. Elde birçok yazma nüshaları vardır. Eser zâhid bir baba ile rind oğlu arasındaki sohbetler şeklinde kurgulanmıştır. Tabii burada sembolik bir anlatım vardır: Rind şairin gönlü, zâhid de aklıdır. 3-Ĥüsn ü'Aşk: Bu eserin de İran'da ve Türkiye'de birçok baskısı yapılmıştır. Çok sayıda yazma nüshası bulunmaktadır. Kahramanları hüsn, aşk, ruh, kan, safra, balgam, sevda, mizaç, sıhhat, dimağ, maraz ve perhiz olan eserde Fuzuli, İslâm irfanı çerçevesinde ruh ve beden ilişkisini sembolik olarak anlatır.
Sayfa 114 - KRİPTOKitabı okudu
Genç Türkçülere Mektuplar (1) Türkiye’miz, birçok fikirlerin ve inançların birbirleriyle kıyasıya çarpıştığı bir meydan haline gelmiş bulunuyor. Birbirleriyle mücadele eden bu kuvvetler arasında vatanımızın bir parçasını devletimizden koparmak veya Türkiye’yi bütünü ile en büyük düşmanımızın pençesine teslim etmek isteyenler bulunduğu gibi, şahsi
Güçlü insan grupları, güçlü şahsiyetlere muhtaçtır. Bu sebepten grup şahsiyeti, inkar etmek, eritip tüketmek yerine onlara güç sağlanmalıdır. Orjinal şahsiyetlerin doğup gelişmesi için imkan ve fırsat hazırlanmalıdır. Bunu için hürriyet ile milli kültür değerinin fertlere birlikte verilmesi, bu suretle hem ferdi gücün, hemde içtimai gücün
Sayfa 152
İslam-Osmanlı geleneklerine göre ev kadını olarak yetiştirilmiş, kapalı, basit ve cahil kadın, aydın kesimin gözünde geri kalmış bir uygarlığın simgesi gibiydi. Beri yandan, Batılılaşmış «asrî» kadın da köklerinden kopmuş, değerlerini şaşırmış, serbest davranışları kuşku uyandıran bir kadındı. Adıvar'ın kahramanları işte bu çelişkiyi kendilerinde uzlaştırmakla bir özleme cevap veriyorlardı. Çünkü bunlar hem Batılılaşmış hem de ulusal değerlerine bağlı kalmış, hem okumuş ve serbest hem de namus konusunda çok titiz, ahlakı sağlam kadınlardı. Gerektiğinde bir erkek gibi spor yapan, ata binen bu kadınlar dişiliklerini de korumayı başarmışlardı üstelik.
İletişim Yayınları
Reklam
Bu yüzden Halide Edib'e hayranım
Adıvar'ın ilk yapıtlarında Türk okuruna sunduğu bir yenilik, yarattığı bu kadın imgesidir. Bu imge toplumda birbirine karşıt olarak algılanan bazı değerleri uzlaştırdığı için önemliydi. İslam-Osmanlı geleneklerine göre ev kadını olarak yetiştirilmiş, kapalı, basit ve cahil kadın, aydın kesimin gözünde geri kalmış bir uygarlığın simgesi gibiydi. Beri yandan, Batılılaşmış «asrî» kadın da köklerinden kopmuş, değerlerini şaşırmış, serbest davranışları kuşku uyandıran bir kadındı. Adıvar'ın kahramanları işte bu çelişkiyi kendilerinde uzlaştırmakla bir özleme cevap veriyorlardı. Çünkü bunlar hem Batılılaşmış hem de ulusal değerlerine bağlı kalmış, hem okumuş ve serbest hem de namus konusunda çok titiz, ahlakı sağlam kadınlardı. Gerektiğinde bir erkek gibi spor yapan, ata binen bu kadınlar dişiliklerini de korumayı başarmışlardı üstelik.
Halide Edip'in kadınları
İslam-Osmanlı geleneklerine göre ev kadını olarak yetiştirilmiş,kapalı,basit ve cahil kadın, aydın kesimin gözünde geri kalmış bir uygarlığın simgesi gibiydi.Beri yandan Batılılaşmış "asrî" kadın da köklerinden kopmuş,değerlerini şaşırmış,serbest davranışları kuşku uyandıran bir kadındı. Adıvar'ın kahramanları işte bu çelişkiyi kendilerinde uzlaştırmakla bir özleme cevap veriyorlardı. Çünkü bunlar hem Batılılaşmış hem de ulusal değerlerine bağlı kalmış, hem okumuş ve serbest hem de namus konusunda çok titiz, ahlakı sağlam kadınlardı. Gerektiğinde bir erkek gibi spor yapan, ata binen bu kadınlar dişiliklerini de korumuşlardı üstelik.
Sayfa 156 - İletisim YayınlarıKitabı okudu
KÜLTÜR BAKANI’NIN RESMİ YAZISINA AÇIK CEVAP   20 Eylül 1971 tarihiyle Kültür Bakanı Talât S. Halman’dan resmî bir yazı aldım. Basılı olan ve başkalarına da gönderilmiş bulunan yazı aynen şöyledir: Sayın Nihâl Atsız; Kültür Bakanlığının yayın programından ilki, kültür eserleri konusunda üç yeni diziyle başlatılacak, bu dizileri, çeşitli kültür ve
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.